Konya'nın Akviran köyünün 1950'li yıllardaki halini maketle Selçuk'a taşıyan Ayhan Çetin, karakteristik kişileri de içine yerleştirdi, hem de hepsi hala mesleğini yapıyor
ALİ KAYADİBİ
Ege'yi cazibe merkezi haline getiren eski uygarlıklar kadar, bu topraklar üzerinde hayat bulan yenilikler de ilginin kalıcı olmasını sağlıyor. Her hafta sonu küçük bir yerleşim alanına gitseniz bile şaşırtıcı ölçüde yenilikler keşfedebilir, günün tamamını sıkılmadan geçirebilirsiniz. İşte bu hafta size farklı bir mekanı tanıtmak istiyoruz. Yolunuz Selçuk'a, Efes'e, Meryemana'ya ya da Kuşadası'na düştü diyelim. Pamucak yol ayrımından 300 metre ileride, Maket Köy totemiyle karşılaşırsanız, tereddütsüz içeri girebilirsiniz. Pişman olmazsınız.
Öncelikle sizi güleryüzlü bir insan Ayhan Çetin karşılayacaktır. 70 yıllık yaşamışlığın nasıl dolu, anlamlı ve yararlı geçirdiğini hemen anlayacaksınız. Size Çekin Maket Köyü anahatlarıyla tanıtalım. Her daim güleryüzlÜ emekli öğretmen Ayhan Çetin, Konya'nın Akviran köyünde dünyaya gelmiş. İlköğrenimini bu köyde tamamlayıp ayrılmış. Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü'nden 1961'de mezun olup yurdun dört bir köŞesinde matematik ve fen bilgisi öğretmenliği yapmış. Emekli olduktan sonra hep özlemiyle yanıp tutuştuğu ve yerleşmeyi düşündüğü köyünün yerinde yeller estiğini görünce, o çocukluk hatıralarının güzelliğini yaşatmak için aynı köyün maketini yapmaya karar veren Ayhan Çetin için zorlu bir çalışma başladı.
İŞTE KÖYÜM
Eşi Nazmiye Çetin ile birlikte 1988'de Akviran köyünde evleri, meslekleri, insanları birebir şekillendirip Selçuk'da bir maket köyde yaşatmaya karar veren Ayhan Çetin, bugün yeniliklerle hedefine ulaştı. Maket, heykel ve resim sanatının özgün yorumunu oluşturan çalışmada figürler ve resimleri Ayhan öğretmen, kıyafetler ve aksesuVarları da eşi Nazmiye hanım yaptı. Köy, 2000 yılında Selçuk-Kuşadası kavşağında açılan Çetin Maket Köyde sergilenmeye başladı.
HÜZÜN VE MUTLULUK
Emekli öğretmen Ayhan Çetin, tam bir Anadolu insanı. Mutluluğuna hep hüzün sarmalanmış. Köyünün yarım asırı geride bırakan halinin maketi üzerinde ziyaretçileri bilgilendirirken de bu duygu yeniden kuşatıyor. Bu berberimiz, bu da nalbant, bakkal Ahmet, ayakkabıcı Yusuf.. diye tanıdığı bu kişileri anlatırken gözleri buğulanıyor. Çünkü çoğunu tanıyor Ayhan öğretmen. Ara sıra, onlara birebir benzediğini belirtirken, Sanki görüyor gibiyim onları. Çok hakları vardır üzerimizde. Çoğu yaşamıyor ama... diyor. Sonra köyün kalabalık düğünleri, kız kaçırma, asker uğurlama, bulgur ayıklama gibi günlük işleri, sosyal faaliyetleri ve geleneklerinin canlandırıldığı minyatür bölümlerin her birinin hikayelerini Ayhan Çetin'den dinlemenin büyük hazzı var. Çünkü o, kimsenin bilmediği, geri gelmez günleri sanki yaşıyor gibi anlatıyor. Hatta, kerpiç bir evin toprak örtüsü üzerinde oturup uçurtma uçuran bir çocuğu gösteriyor Ayhan Çetin ve ekliyor: İşte o çocuk benim diyor.
GÖRMEK GEREK
Evler minik, insanlar daha minik. Hayvanlar da.. Ama öyle gerçekçi ölçüler ve kompozisyonlar var ki, içinde sürükleniyorsunuz. Anlatmakla yeterli duyguyu geçirmek mümkün değil. Sadece bir saatinizi ayırıp farklı bir dünyanın kapılarından girebilirsiniz. Görmek ve Ayhan Çetin'den anlatmasını istemek yeterli.
NASIL GİDİLİR?
İzmir'den yaklaşık 70 kilometre. Pamucak-Seferihisar-Kuşadası döner kavşağından Kuşadası yoluna dönünce 300 metre ileride. Aslında Ege'nin her köşesinden ulaşım oldukça kolay. Efes'i, Meryemana'yı gezerken uğrayın.